Bir Bahane Olarak Kültür
Kültürü yalnızca sanatla değil, birlikte düşünme, üretme ve paylaşma biçimimizle tanımlayan bu yazı; BAHANE’nin varlık nedenine, yani dayanışma ve iyileşme arzusuna bir davet.
FIKIRLER
Aylin Şahin
11/7/20251 min read
Bazı şeyleri büyük planlarla değil, dayanamadığın bir ihtiyaçla başlatırsın.
BAHANE de öyle doğdu. Bir süredir içimde büyüyen o “bir şey yapmalıyım” hissi, sonunda adını buldu.
Çünkü ben kültürün sadece sahnede, kitapta, galeride değil, iki insanın bir fikri paylaştığı o küçük anda var olduğuna inanıyorum.
Belki de bu yüzden, kültür benim için bir bahane: bir araya gelmek, üretmek, iyileşmek için bir bahane.
Kültür, çoğu zaman “yüksek” bir şeymiş gibi anlatılır. Sanki hayatın dışında, yalnızca belli bir çevreye aitmiş gibi.
Oysa insanlık tarihi bize gösterir ki kültür, birlikte yaşama biçimidir.
Nasıl selam verdiğimizden, bir sofrada ekmeği nasıl böldüğümüze kadar uzanan bir ağdır.
Kültür, değerlerin, alışkanlıkların, direnişlerin toplamıdır.
Ve çoğu zaman da farkında olmadan kurduğumuz sessiz bir dil gibidir.
Bugün bu dili yeniden kurmaya ihtiyacımız var. Çünkü hız, yorgunluk, geçim derdi, yalnızlık… hepsi birer kültürel mesele haline geldi.
Paylaşmanın yerini performans, üretmenin yerini tüketime bırakması, insanın toplumsal belleğini zedeliyor.
İşte tam da bu yüzden, kültürle ilgilenmek yalnızca bir entelektüel uğraş değil, bir iyileşme biçimi.
BAHANE, bu iyileşme niyetiyle doğdu.
Birlikte düşünmek, birlikte üretmek, birlikte sessizleşmek için.
Bir tablonun karşısında durmak, bir filmi izlemek, bir kitabı tartışmak… bunlar küçük şeyler gibi görünse de aslında bir toplumun hafızasını onarmanın yolları.
Kültür, bizi birleştirmek için bir bahane olabilir.
Bizim bahanemiz üretmek, düşünmek, paylaşmak.
Ve belki de en çok, yeniden birbirimizi duymak.